11 Mart 2021

Şov Taym

showtaym

Eski fotoğrafları bir hatırlayın lütfen. O özenle verilen pozları gözünüzün önüne getiriverin. Fotoğraftakilerin teknolojiye duydukları yabancılık ve şaşkınlık kadar, geleceğe ve başkalarına karşı duydukları saygı da dikkatinizi çekecektir. Onların gösterdikleri özen hayranlık uyandıracak düzeyde değil mi sizce?

Eskiden, sosyalleşmenin basit ve yalın temelleri vardı. Sevdikleriniz de vardı, sevmedikleriniz de. Sevdiklerimiz ve önem verdiklerimiz için tutumlarımız vardı. Diğerleri için de. Gülerdik istediğimiz için. Sıkılmaya da tahammül ederdik, susmaya ve dinlemeye de. Sosyal bir varlık olmamız, diğer sosyal varlıklara duygularımızı / düşüncelerimizi / kendimizi sürekli göstermek zorunda bırakmazdı bu denli.

Şimdi ise, hayatımızın neredeyse her anı bir ‘şov taym’ oldu. Televizyon, istesek de istemesek de davranışlarımıza referanslar oluşturmaya başladı. Sosyal medyada dil kalıpları edindik. Adımımızı evimizden dışarı attığımız an, bir görsel bombardıman bizi karşıladı. Neredeyse tüm duygularımızı, ‘ibraz etmek’ telaşına düşmeye başladık.

Tokalaşırken, ekip fotoğrafları çekilirken, şaşırırken, büyük büyük konuşurken, gülerken, veda ederken, kavuşurken, sevinçlerimizde, evlilik tekliflerimizde, romantik anlarımızda, hatta cenazelerimizde bile… Olması gerektiğine inandırıldığımız biçimler peşine düşer olduk.

Yarışmaları izlerken ne hissediyorsunuz? Yarışmanın asal amacının değil, o amaca giden yolda yapılan şovun önemini görüyor musunuz? Haberlerde fon müzikleri ile hissetmemiz gereken hissettirilmiyor mu? Tüm diziler, olması gereken ilişki biçimlerini lanse etmiyorlar mı? Gittiğimiz kafeler, aldığımız giysiler… Olunması gereken kişi olmamız için kılavuzluk etmiyor mu?

Artık ‘müşteri’ yerine ‘misafir’, ‘ebeveyn’ yerine ‘arkadaş’, ‘satışçı’ yerine ‘satış danışmanı’ der olduk. Kavramların içini öyle hızlı boşalttık ki, yerine yenilerini icat etmeye başladık. ‘Nurlar içinde uyusun’ yerini ‘ışıklarda yatsın’a ne zaman bıraktı? ‘Yaş alır’ olduk ‘yaşlanma’ yerine… Neden ama?

Televizyonda ‘var olan’ programları yermek bizi entelektüel düzeyde tatmin etse de, asıl olmayan programların eksikliğini hissedemez olduk. Ne spor, ne sanat, ne sosyal yaşam, ne bilim, ne kültür…

Bizlere referans olarak sanatçılar, spor ve bilim adamlarıyla yolumuz kesişmediği için, referans arayan beynimiz yollarının kesiştirildikleri ile referanslar oluşturmak zorunda kalmadı mı?

Bu denli ‘şov taym’ olarak geçince günlerimiz, başkaları için çabalamaktan, kendimizi kaybeder mi olduk?

Paylaş!
LinkedIn
WhatsApp
X
E-posta
Facebook
Print

Benzer Yazılar