Harekete Geç!

İnsan beyni en az maliyetle en iyi hayatı ister. Yani harekete geçmeye çok müsait bir yazılımımız yok. Bu nedenle daha kolay olanı, konforlu olanı, kısa yolları tercih ediyoruz. Ancak hayatın şifresi daha çok hareketle ilgilidir. Çünkü hayat düşüncelerimize değil, eylemlerimize geri bildirim verir.

“Bugün bir adım atmayanın, yarın nasıl koşacağını düşünmesi ona üzüntüden başka bir şey veremez.” demiş, Dale Carnegie. Bu nedenledir ki artık düşünüp durmaktan ziyade hareket geçmenin vaktidir.

Bir adam hayatı boyunca, her gün şu piyango bana bir çıksa diye diye ömrünü tüketir. Son nefesini verir ve eşi Allah’a yakarır;

-Ey Allah’ım; eşim bir ömür boyu “piyango bana çıksa” diye diye öldü gitti. Ne olurdu bir kere olsun piyangoyu ona çıkartsaydın.

Yukarıdan ses gelir;

-Bir kere bilet alsaydı, çıkartacaktım.

İşte olay bu kadar basit. İstemekten daha önemlisi harekete geçmek.

Yıllardır bir kitap fikri vardı aklımda. Yani kitap yazmayı düşünüyordum. Arkadaşlarıma da söyledim. Kitap yazacağım, acayip fikirlerim var; kitap tersten başlayacak, yandan okunacak, ortasından tutunca uçacak falan :). Aklıma müthiş şeyler geliyor; şöyle başlarım, şöyle ilerlerim, şöyle sonlandırırım. Bittiğinde mükemmel olur. Peki başladım mı? Tabii ki hayır. Ama çok düşündüm, hiç yazmadım. Eyleme dökülmeyen her düşünce stres oluşturur. Başlamak için ataleti yenmen şart. Motivasyon yani eylem enerjisi öyle durup dururken gelmez. Yaptıkça, yol aldıkça, ilerledikçe, başardıkça oluşur. Kendime hep söylediğim şu söz hangi milliyete ait  bilmiyorum ama eyleme geçmek için harikulade!

“Piti piti nariva!”, “Küçük adımlarını küçümseme!”

Ben de küçük adımlarımı küçümsemedim ve son üç yıldır her akşam yatmadan önce o gün öğrendiğim, okuduğum ya da dikkatimi çeken bir şeyler hakkında yazmaya başladım. Bazen çok yorgun oluyorum, sadece bir cümle yazıyorum ama yazıyorum. Bazen bir anekdot, bir anı, bir hikaye vs. yazıyorum. Şu an elimde 3000 sayfanın üzerinde bir metin var. Bu arada kitap ne mi oldu? Çıktı :). Aceleci Sinek Süte Düşer! Elma Yayınevi’nden. Hatta daha güzelini söyleyeyim, ikinci, üçüncü ve dördüncü kitap da hazır. İşte şifre: Hareket geç ve küçük adımlarını küçümseme.

Etrafınızda mutlaka her gördüğünüzde enerjisi dışarı taşan insanlar vardır. Bunların ortak özelliği sürekli hareket ederler. Hızlıdırlar, önlerinde ucu açık iş bırakmazlar, kafaları rahattır. Karar alırlar ve eyleme geçerler. Yanlış karar mı aldılar, hemen yeni bir karar alıp yola devam ederler. Yani yol alırlar ve yol aldıkça motive olurlar. Bu da zaten motivasyonun tanımıdır. Küçük bir adım atarız, piti piti :), sonra karşılığını alırız. Karşılığını aldığımız andan itibaren daha büyük bir adım atmakla ilgili motive oluruz. Bu noktada birçok insanın önündeki engel mükemmel adımı tasarlamaya çalışmaktır. Yine kitabın yazımı ile ilgili süreçten örnekleyeyim. Mesleğimin getirdiği koşuşturmacanın içerisinde yazmak için hep mükemmel şartların oluşmasını bekledim. Kafamı toplayacak dingin ve uzun zamanlar diledim. Oldu mu? Tabii ki hayır. Bu kesinlikle en iyisini ortaya koyma isteği ile ilgili. Ancak bu beraberinde ataleti, yani durağanlığı, yani hareketsizliği getiriyor.

“Herhangi bir şeye başlamak için mükemmel olmanıza gerek yok, ama mükemmel olmak için başlamanız şart.”

Babamın arkadaşlarından birisi, bir keresinde yatırım yapmak ve iş kurmakla ilgili yaptıkları bir sohbet esnasında para varken, tüm şartlar oluşmuşken iş kurmak kolay, asıl marifet para olmadan, şartlar oluşmadan iş kurabilmekle ilgili demişti. Şimdi anlıyorum mükemmel şartlar oluştuğunda kitap yazmak kolay, ki bu şartların hiç oluşmayacağını da artık biliyorum. Marifet hayatın rutin akışı içerisinde bu kitabı yazabilmekle ilgiliymiş. Kaldı ki yazmak hayatınızda görüp görebileceğiniz en kıskanç eylemdir. Sizi eşinizden, çocuğunuzdan, arkadaşınızdan, komşunuzdan hiç tanımadığınız birisinden bile kıskanır. Tamamen odağınızı ona verdiğinizde yazabilirsiniz. Odağınızı dağıtan en küçük unsurda size sırtını döner. Bir kafede yazarken aklıma müthiş bir fikir gelmişti. Tam yazacağım sırada şu sesle odağımdan çıktım.

–          Sandalye müsait mi?

–          Evet, buyurun lütfen.

Tekrar döndüğümde fikir çoktan gitmişti. Sandalyeyi isteyen adama da birkaç güzel söz söyledim içimden. Sözün özü mükemmel şartları beklerseniz, bir ömür boyu bekleme riskini de alırsınız.

İnsanın sadece ilk adımı atmakla ilgili sorumluluğu var. Şems-i Tebriz’in kırk kuralından yirmincisinde dediği gibi:

“Yolun sonunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.”

Şems bunları 1200’lü yıllarda söylemiş, 1900’lü yılların henüz başlarında Atatürk’ün söylediği şu söze bakar mısınız?

“Şans en çok hareket edenden yanadır.”

Yıl 2013 Şerif İzgören yeni bir seminerini devreye aldı. Adı:

“At Şu Adımı…!”

Yıl 2017 Aceleci Sinek, Süte Düşer’de ben size diyorum ki;

“Harekete geç!”

Yalnız kendimi yanlarına koyduğum isimlere bakın. Eleştirmeyin lütfen!

Önemli olan ilk adımı atmak, gerisi kendi gelir :).

Atalarımızın bunu vurgulayan şu sözü ile noktayı koyalım:

“Gezen tavşan, yatan aslandan çok daha kısmetlidir.”

Hadi bakalım, kalk kalk kalk kalk kaaaalllllkkkkk……..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir