Evinizde günlerdir, haftalardır, aylardır belki de yıllardır yaptığınız bir işe, bir gün bir yakınınız denk gelir ve yaptığınız işin daha pratik yolunu söyler, ya da kullandığınız eşyanın yerini değiştirmeyi önerir. Daha az yorulup daha kısa sürede yapacağınızı tespit eder. Siz ya bu öneriyi olumsuz bir eleştiri olarak algılar” işime karışılmasından hoşlanmam, ben dilediğim şekilde yaparım” dersiniz. Ya da “Ben bunu daha önce neden düşünemedim” der hemen uygulamaya başlarsınız.
Sadece evinizde değil, bir iş yeri sahibi, bir yönetici, bir müdür veya bir şef olabilirsiniz ve çalışanınız üretim sahasındaki bir makinenin ya da bir personelin yer değişikliği önerisi ile gelir. Siz ya öneriyi hemen değerlendirmeye alırsınız ve önerinin getirdiği kazanımı kurum için faydaya dönüştürürsünüz ( enerji tasarrufu, iş güvenliği, yeni pazar payı mevcut müşteri memnuniyeti .vb. gibi). Ya da “ilgili bölüm gerekirse yapar, görev tanımındaki işlerini yap ” dersiniz. Kendinizi ve kurumunuzu bütün bu kazançlardan ve gelişimden mahrum bırakırsınız. Rekabet koşullarının tüm firmaları zorladığı günümüzde, pek çok firma çalışan önerilerinin yararını görmüş ve bu sebepten sürekli iyileştirme faaliyetleri olarak uygulamaya başlamıştır…
Sürekli iyileştirmenin çıkış noktasına baktığımızda; 1950’li yıllarda Japonya’da üretilen ürünlerin kalitesiz olduğu kanısı oluşmuş dolayısıyla Japonya bu kanıyı ortadan kaldırmak için Yalın Üretim, Kaizen, Tam Zamanında Üretim ve Toplam Kalite Yöntemlerini uygulamaya başlamıştır. 1950’nin başlarında bu uygulamayı başlatan firmalardan biri Toyota’dır.
Türkiye’de de Toyota kültürünü özümsemiş ve uygulamaya geçirmiş şirketler, ürünlerini sıfır hata ile üretebilmek için sürekli iyileştirme departmanlarını oluşturmuşlar, sorun ortaya çıkmadan önleme veya sorun çıktığında nasıl çözülmesi gerektiği konusunda süreçlerini yine Kaizen felsefesi doğrultusunda geliştirmişlerdir.
Sürekli iyileştirme uygulamalarından biri olan öneri sistemi, çalışana ödülü de beraberinde getirmektedir. Şirketler, önerinin maliyeti ne kadar düşürdüğüne, müşterinin problemini nasıl çözdüğüne ve şirkete uzun vadede ne kazandırdığına bakmaktadır. Ödül olarak da bu kazancın belli bir oranını, öneriyi getiren çalışanına vermeyi tercih etmektedir. Maliyet hesaplamalarına uzun vadede bakıldığında şirketlerin büyük oranda kazanç elde ettikleri görülmektedir. Hem öneride bulunan şirket çalışanları hem de çalışanların önerilerini değerlendirip, işleyişe ve üretime yansıtan şirket sahiplerinin memnun olduğu bir sonuç elde edilmiş olmaktadır. Bu da başlı başına bir fayda sayılabilir.
Üretim sektörü sürekli iyileştirmeyi zorunlu hale getirirken, hizmet sektöründe, sürekli iyileştirme adımları bu kadar hızlı olamamaktadır. Otomotiv ana sanayi, tedarikçisini kaliteli ve hatasız ürün konusunda zorlarken tolerans da tanımaktadır. Hizmet sektöründe ise müşteri, kaliteyi zorlarken toleransı tanımamaktadır. Müşteri ilk seferinde istediği kaliteyi bulamazsa şirketinizin kapısını bir daha çalmamaktadır. Giden gitmiştir. Ya hatalarınızdan ders çıkarır, süreçlerinizde iyileştirmeye gidersiniz ve uzun vadeli, size sadık müşterileriniz olur. Ya da hiçbir iyileştirme yapmadan gelen gelir, giden gider, bu bize yeter derken piyasadan silinirsiniz.
Hedef müşteriyi memnun etmek ise iyileştirilmesi gereken en temel nokta insandır. İnsan, insan donanımı (eğitim, bilgi, beceri) ve uygulanan süreçler iyileştirilme konusunda üzerinde durulması gereken önemli faktörlerdendir. Sürekli iyileştirme, çalışanların problemi tespit etmelerini, onlara çözüm aramalarını ve öneri getirmelerini hedefler. Şirketlerin bu teknikleri benimsemeleri zordur ve zaman alır. Problemi kişiden ayırmak için çok çaba sarf etmek gerektiği bilinmelidir. Çalışanı suçlamadığınızı açıklamak, çalışan ve şirket için istenmeyen durumu çözmek istediğinizi belirtmek en önemli noktadır. Çalışanları bir problemi saklamaktansa onunla yüzleşmesi için desteklemek gerekir. Kimsenin görmediğini görmesini sağlayacak ortamlar yaratmak, gelişen ve değişen dünyada ayakta kalmak için sürekli iyileştirmenin önemli uygulamalardan biri olduğunun benimsetilmesi gerekir.
” Kimsenin görmediğini görmelisin. Başkalarının korkudan, uyum kaygısından, tembellikten ötürü görmemeyi tercih ettiğini gör. Bak tüm dünya her gün yenileniyor.”
Değişimi ve gelişimi istiyorsanız Patch Adams filminin bir sahnesinde yer alan bu sözü, bir birey iseniz çalışma odanıza, bir şirket iseniz çalışanlarınızın görebileceği bir yere asmakla işe başlayın. İlk değişim insandan başlayacağına göre yine ilk adımlarınızdan biri insana yapacağınız yatırımı hedefleriniz arasına koymak olmalıdır.
KAYNAKLAR
Arıkan,V.,Sinem, Öztürk,A., Öztürk, M.Umut, Süreç İyileştirme ve Yöneylem Araştırması