Kurumsal Dedikoduculardan Korunmanın 3 Yolu

İş yaşamında sıkça görülen profillerden birisi de, maalesef, dedikodu yapmayı iş tanımı gibi benimsemiş çalışanlardır. Bunlar için kurumsal dedikoducu demek yanlış bir tabir olmaz.

Kurumsal dedikoducu fırsat kollar, bir başkasının yaptığı iş hakkında olumsuz konuşmak için. Başkasının iyi şeyler üretmek için gösterdiği çaba onun için gereksiz harcanan enerjidir, “demek ki işi gücü yok ki bunlara zaman buluyor” diye yapıştırıverir tek celsede teşhisi.

İyi iletişimde olan bir başkası için tanımlaması “yağcı”dır. İster ki herkes herkesle hır gür halinde olsun, iyi geçinemesin.

Güzel işler yapıp yönetici ile paylaşan birisi için “tribünlere oynuyor” tabirini kullanır.

Bu tip insanların ortak özelliklerinden birisi, şirket genelinde en az iş yüküne sahip olan kişiler olmasıdır. Kalan çokça vakitlerini diğer şirket çalışanları hakkında konuşarak doldururlar.

Kurumsal dedikoducular hakkında bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken bir gerçek ise, sizin hakkınızda da rahatlıkla dedikodu üretebilmeleridir. Başkasının dedikodusunu size gelip yapan emin olun ki sizinkini de bir başkasına yapar. Bazı esnaflar vardır, ilk defa gittiğinizde fiyatını sorarsanız “Abi senin için 10 lira olur” der ya… sizin de aklınızdan geçer “ben senin için kimin ki benim için 10 lira?”.  Bu işte ona benzer, sizin kurumsal dedikoducu için bir farkınız yoktur aslında. Yeri ve zamanı gelir, bir davranışınız veya başarınız onu rahatsız ettiği anda siz de dedikodudan nasibinizi alırsınız.

Dedikodunun dozu bazen o kadar artar ki yapılan dedikodu sadece iş konuları ile kısıtlı kalmaz. Başkalarının özeli de konuya dahil edilir, kurcalanır, varsayımlar yapılıp amansızca konuşulur.

Kurumsal dedikoducular zaman zaman ittifak da yaparlar. Birisini ortak bir rakip olarak gördülerse ve o rakip de iyi işleri ile fark yaratmaya başladı ise, ittifak güçlenir, dedikodu tavan yapar.

İş yaşamında başarılı olmak isteyen, değer katmayı hedefleyen bir çalışan, bu tip söylemlerden uzak kalmayı ve hatta bunlara karşı korunmalıdır. Yaptığı işe ile katkı yaratmak isteyen bir çalışani dedikodu ile arasına mesafe koymak için şunları yapabilir:

İşini en iyi şekilde yapmak: İşinin gereklerini hakkı ile yapmak, kendiniz hakkında söylenen olumsuz sözlere rağmen, zaman zaman moraliniz bozulsa da, duruşunuzu bozmadan çalışmaya devam etmek, etkili bir yoldur. Hakkınızda söylenebilecek olumsuz sözleri ancak yaptığınız iyi işler örtecektir. İrlandalı yazar ve şair Oscar Wilde şöyle der: “Dünyada kendi hakkında konuşulmaktan daha kötü bir şey vardır, kendi hakkında konuşulmamak.” Birileri hakkınızda dedikodu yapıyorsa doğru yoldasınız demektir, işinizi en iyi şekilde yapmaya devam edin.

Mesafe koymak: Kurumsal dedikoducu ile aranıza mesafe koyarak arkadaşınız listenize dahil etmemek akıllıca bir yoldur. Koyacağınız mesafe sonrasında sizin hakkınızda dedikodu üretme olasılığı artar, ama endişe etmeyin. Çünkü menfaatine aykırı en ufak bir hareketinizde, arkadaşı da olsanız, fark etmeyecek, o dedikodu üretilecektir. Araya koyacağınız bir mesafe ile sizin hakkınızda bilgilere doğrudan sahip olmasını engellemiş olacaksınız.

İşinde, gücünde olmak: İşte iken iş dışındaki konulara pek kulak asmamak en iyi yollardan biridir. İşin konuşulduğu ortamlarda bulunup, kişi özelinde ahkâmların kesilmeye başlandığı ortamdan uzaklaşmak akıllıca bir yoldur. Arkadaş listenize dahil etmeseniz, uzak durmaya çalışsanız da ilk fırsatta size içindekileri dökmek isteyecektir, o zaman Soktate’sin üç filtresini kullanabilirsiniz.

Bir gün bir adam Sokrates’e: “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” diye sorar. Adam anlatmaya başlamadan Sokrates “Anlatmadan önce üçlü filtre testinden geçirelim anlatacaklarını”, der. “Birinci filtrede şunu cevaplar mısın, bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak gerçek olduğundan emin misin?” diye sorar. Arkadaşı  “Emin değilim” diye cevap verir. “Peki, o zaman ikinci filtreye geçelim, anlatacağın iyi bir şey mi?” diye sorar Sokrates. Arkadaşı “Aslında değil” diye cevaplar. Sokrates “Peki bu durumda üçüncü ve son filtreye geçelim, söyleyeceğin şeyin bana bir yararı var mı?” dediğinde ise adam kafasını iki yana sallar. Sokrates, “Eğer bana söyleyeceğin şeyin doğruluğundan emin değilsen ve yararı yoksa neden bana söyleyesin ki!” der ve oradan uzaklaşır.

Ortalıkta dönün söylentilere bu şekilde yaklaşabilirsiniz. Kaynağı emin değilse ve size faydalı değilse, kulak dahi kabartmayıp geçebilirsiniz.

Dedikodusuz, keyifli günler dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir